• FATE/STAY NIGHT 21. BÖLÜM AÇIKLAMALARI

    Dünyaya; Gaia, insanlığın ortak bilinçaltı Alaya da denir. Ayrıca Dünyanın Ters Yüzü ve Dış Dünya da vardır. Dünya başlangıçta magma ve gazdan oluşuyordu. Yaşanması güç olan gezegen soğuyup durgunlaşana kadar yaşam yoktu.
    Yaratılış öncesindeki dünyanın cehennemden farksız manzarası, tüm canlıların genetik hatıralarında yer etti ve insanlar bu imgelerden yararlanıp cehennem kavramını yarattılar.

    Dünyanın Çağları

    Tanrılar Çağı; Dünyanın oluşumundan 0 yılına kadar sürdü. Dünyada fizik kanunları değil Gizem kanunları hâkimdi. Bu çağda İmgesel Türler çoğaldı ve Tanrılar ile ölümlüler arasında etkileşim oldu.

    Bozulma; Tanrılar fiziksel formda doğanın tezahürü olarak var olup dünyaya hükmettiler. Bozulma, Sefar'ın MÖ 12,000'deki istilasıyla başladı. Sefar dünyanın büyük bir kısmını ve Tanrıların çoğunu yok ettikten sonra gezegenin çekirdeğinde dövülen kutsal bir kılıçla yenildi. Ancak Sefar'ın verdiği zarar yüzünden Tanrıların etkisi ve gücü azalırken insanlık yükselişe geçti. Tanrılar yavaş yavaş fiziksel formlarını kaybetmeye başladılar ve sonunda sadece uygun insanları ele geçirerek dünyada dolaşabildiler.

    Ayrılma; Tanrıların güçsüzleşmesi devam ederse, Tanrılar Çağı'nın sona ereceğini fark eden Mezopotamya Tanrıları, MÖ 2600'de insanlar ve Tanrılar arasındaki bağlantının temel taşı olarak Gılgamış'ı yarattılar. Ancak Gılgamış beklenmedik şekilde Tanrılara karşı ayaklanıp Tanrılar ve
    insanlar arasındaki ayrılığı teşvik etti. Bu yüzden Tanrıların güçten düşmesi hızlandı ve Tanrılar güçlerini kaybedip kutsal ruh oldular. Tanrılar sadece doğrudan müdahale etmeden dünyayı gözleyebilir hâle geldiler. Daha sonra büyücüler kralı Süleyman'ın ölümüyle Gizem'in zayıflaması hızlandı.

    Tetikleme; MÖ 700'de Tanrılar Çağı'nın sona ermesine yol açan bir olay yaşandı. Olayın detayları bilinmiyor.

    Periler Çağı; Hakkında çok bir bilgi yoktur.

    İnsanlık Çağı; 0 yılı civarında Tanrılar Çağı tamamen sona erdi ve insan sayısı çok arttı. Dünyanın kanunları Gizem'den fiziğe döndü. İmgesel Türler, dünyanın yüzeyini insanlara bırakıp Gizem'in hâlâ geliştiği Dünyanın Ters Yüzü'ne gittiler. Beş büyü bu çağda ortaya çıkmıştır:

    Birinci büyü; Adı bilinmemekle birlikte en eski büyülerden birisidir. Bazı seçkin büyücüler bilir. Maddeleşmiş hiçlik denen eter yığını oluşumuyla alakası vardır. Uzun zaman önce ölmüş olan kullanıcısı, Barthomeloi ailesinin -Saat Kulesi'nin üç büyük ailesinden biri ve Birlik'teki en meşhur büyücü soylarından biri- bir ferdidir.

    İkinci büyü; Zeltretch veya Kaleydoskop olarak bilinir. Kullanıcısı, hizmetkâr çağırırken bahsedilen yüce efendi Schweinorg'tur -Tam adı Kischur Zelretch Schweinorg-. Birkaç yüzyıl önce kızıl ay Brunestud'ı öldürürken kullandı. Paralel Evren İşleyişi'ni içerir. Zelretch bunu paralel evrenler arasında yolculuk yapmak için sık sık kullandı.

    Üçüncü büyü; Cennet Hissi olarak bilinir. Asıl kullanan kişiler hakkında bir bilgi yoktur ama bunu yapmayı başaran kullanıcısı Justeaze Lizrich von Einzbern'dir. Geleceği gösterdiği söylenir. Ruhun maddeleşmesini sağlayan bir büyüdür.

    Dördüncü büyü; Adı ve kullanıcısı bilinmemektedir. Hakkında detaylı bir bilgi yoktur.

    Beşinci büyü; Mavi Büyü olarak bilinir. Zaman yolculuğu ile alakası vardır. Tek bir kişinin mucizeler gerçekleştirebilmesini sağlar. Tüketme ve son vermeyle bir bağlantısı vardır. Gerçek tabiatının zaman yolculuğu olduğuna inanılmaz çünkü ikinci büyü ile bu zaten mümkündür -Paralel Evren İşleyişi'nde olayları yeniden yazmak ve kayıtlarda değişiklik yapmak mümkündür-. Kullanıcısı Aoko Aozaki'dir.

    Sefar


    Velber 2 -Velber, her 14,000 yılda bir Samanyolu'nda ortaya çıkan bir uzaylıdır- olarak da bilinir. Hun İmparatoru Attila'nın Velber formudur.

    Süleyman; İsrail'in zengin ve bilge kralıdır. Babası Davut'tur. Çeşitli dinlerde peygamber olarak görülür.

    Kischur Zelretch Schweinorg; Büyücü Lideri Zeltretch/Taş Zeltretch/Taş İhtiyar da denir. İkinci büyüyü kullanabiliyordu. Vampirler kralı Kızıl ay Brunestud'ı yendi. Savaşırken kanı emildiği için 27 Ölü Havari Atası'ndan birisine dönüştü. Savaş sonrasında güçten çok düştü -savaş sonrasında çok yaşlandı-. Vampir olmasına rağmen insanlığın yanında durdu.

    27 Ölü Havari Atası; Vampirlerin soylu seçkinlerindendir. Aslında Gerçek Ataların acil durum yemeği rolünden kurtulmuş Ölü Havarilerdi ancak şu an bazıları Ölü Havarilerin yeni jenerasyonlarının yerine geçtiklerinden dolayı Ölü Havariler arasında farklı bir grup olarak görülür.

    Justeaze Lizrich von Einzbern; Kışın Kutsal Bakiresi olarak da bilinir. Kutsal Kâse Savaşı'nın kurucu ailesi Einzbernlerin 200 yıl önceki başıdır. Tipi Irisviel'in -Illya'nın annesi- aynısıdır.

    Gılgamış (Okçu)


    Sümerler'in antik şehir devleti ve sağlam surlara sahip olan Uruk'un kralıydı. Antik Mezopotamya mitolojisinde büyük bir kahramandır. Gılgamış'ın M.Ö. 2800 - 2500 yılları arasında hükümdarlık yaptığına inanılır. Ölümünden sonra ilahlaştırılmıştır. Gılgamış'ın annesi, bilge Tanrıça Ninsun; babası, aynı zamanda Uruk'un krallığını da yapmış bir ölümlü olan soylu Lugalbanda'dır.
    Güneş ve Adalet Tanrısı Utu ona güzellik, Fırtına Tanrısı Hadad ona cesaret, Su, Bilgelik ve Kötülük Tanrısı Enki ona öğrenme ve insanların en akıllısı olma yetisini vermiştir. Tanrıça annesi ve bahşedilen yetilere karşın Gılgamış bir insandır. Gılgamış'ın balta, ok, kılıç, hançer gibi çeşitli silahları vardır.

    Gılgamış Destanı'ndan Önemli Bölümler:

    Gılgamış korkusuz ve her istediğini yapan bir kralken halkının yakarışları sonrasında Tanrılar onunla eşit ölçüde güçlü ve cesur olan Enkidu'yu yaratıp Gılgamış'a dünyada bulunması gereken yeri öğretmesini amaçladılar. Dünyaya gönderilen Enkidu başlangıçta bir hayvan gibi hareket ettiği için bir avcının avlanmasına engel oluyordu. Bunu duyan Gılgamış, Enkidu'ya insanlık öğretmesi için bir rahibe gönderdi. Rahibe bunu başardıktan sonra Enkidu ile şehre çıkageldi. Enkidu'yu gören halk, Gılgamış'a benzemesinden dolayı şaşkına döndüler. Gılgamış ile Enkidu birbirleriyle dövüştükten sonra yakın arkadaş oldular. Gılgamış ülkesinin başına gelebilecek tüm kötülükleri defetmek için Sedir Ormanı'nın muhafızı dev Humbaba'yı öldürmeyi kafaya koydu. Enkidu ne kadar onu vazgeçirmeye çalışsa da ölümünü bekleyeceğine adını dünyaya duyurmak istediğini söyledi. Sonrasında Uruk'un yalnız erkeklerini ve Enkidu'yu kendi rızalarıyla yanına alıp yola koyuldu. Güneş ve Adalet Tanrısı Utu'nun da yardımıyla devle savaşan Gılgamış ve Enkidu, Humbaba'nın kafasını kestiler. Gılgamış ve adamları ormandaki ağaçları kesip yanlarına alarak Uruk'a döndüler. Sonrasında Tanrıça İshtar Gılgamış'a âşık oldu ve onunla evlenmesini istedi. Gılgamış Tanrıça'ya geçmişteki sevdiği kişilere yaptıklarını hatırlatıp onun gibi biriyle evlenmeyeceğini söyledi. Bunun üzerine Tanrıça, Gılgamış'ın ona hakaretler savurduğunu söyleyerek babası Anu'dan Gök Boğası'nı istedi. Babasından istediğini alan İshtar, boğayı Uruk şehrinin surlarına doğru sürdü. Kükremesiyle yerde hendekler açan boğa, pek çok genci öldürdü. Sonunda Enkidu ile dövüşürken yardıma gelen Gılgamış'ın sapladığı kılıçla öldü. Olayın ardından gelip lanetler okuyan İshtar'a boğanın butunu fırlatan Enkidu ertesi gece gördüğü rüyayı kafaya takıp hastalandı -rüyasında Gılgamış mı yoksa kendisinin mi öleceği üzerine tartışan Tanrılar'ın kendisinde karar kırdıklarını görmüştü ve bunu Gılgamış'a anlattı-. Hastalığı gittikçe kötüye giden Enkidu, Gılgamış'a onu Tanrıça İshtar'ın lanetlediğini söyledi.
    Enkidu öldükten sonra Gılgamış yalnız hissetmeye başladı. Başıboş bir şekilde ovada gezinen Gılgamış, arkadaşı gibi ölmek istemeyip Utnapiştim gibi ölümsüz olmak istedi. Sonrasında onu bulmak için yolculuğa çıktı. Vahşi yaratıkları öldürdüğü yolculuğunda Maşu Dağı'na vardı. Orada kapıyı koruyan akrep adam ve karısıyla karşılaştı. Akrep adama Utnapiştim'i bulmak isteme sebebini anlatıp onu ikna etti ve akrep adam geçmesine izin verdi. Maşu Dağı'nın tünelinde karanlıkta 58 km yürüyen Gılgamış, tünelden çıkınca ağaçlarla dolu bir bahçeye geldi. Bahçeyi geçip deniz kıyısına ulaştı. Orada Siduri ile tanıştı. Siduri'nin ölümsüzlüğü unutup hayatın tadını çıkar tarzı verdiği öğütleri görmezden gelen Gılgamış, denizi aşıp nasıl Utnapiştim'e ulaşacağını sordu. Siduri, tarih boyunca kimsenin deniz üzerinde yolculuk yapamadığını ama kayıkçı Urşanabi'nin ona yardım edebileceğini söyledi. Gılgamış öfkeyle gidip kayığı güçlendiren taştan nesneleri yok etti. Taştan nesneler kayığın ölüm saçan sularda denizi geçmesini sağlıyordu. Bunun üzerine Urşanabi Gılgamış'tan 120 adet sırık kesmesini istedi. Yola koyulan ikili üç günde ölüm saçan sulara geldiler.
    Gılgamış bu sularda ellerinin ıslanmamasına dikkat ederken ilerlemek için sırıkları teker teker kullandı. Sonrasında gömleğini çıkarıp onu yelken gibi kullandı. En sonunda Utnapiştim'in bulunduğu yere vardılar. Utnapiştim; Rüzgâr, Hava, Yer ve Fırtına Tanrı'sı Enlil'in tüm canlıları yok etmek için gönderdiği tufandan yaptığı gemi ile kurtulması sonucu Enlil onu ve karısını sırasıyla Tanrı ve Tanrıça yapmıştı.
    Utnapiştim bunu Gılgamış'a anlattıktan sonra sonsuza kadar yaşaması için bir Tanrı'nın gücüne sahip olması gerektiğini söyledi. Bunu kanıtlaması için yedi gece uyumaması gereken Gılgamış, uykusuna yenik düştü.
    Utnapiştim, uyandığında ona ölümsüzlük bahşedilmeyeceğini anlayan Gılgamış'a Tanrılar tarafından hançer, yay, balta ve kılıç kullanma yeteneğinin, hiç kimsenin elinden kurtulamayacağı saldırılar yapma, kahramanlıkta rakipsiz olma, insanlar arasında üstün olma ve krallar kralı olma gücünün bahşedildiğini söyledi. Sonunda Uruk'a geri dönmeye karar veren Gılgamış, Utnapiştim'in ayrılmadan önce ona söylediği, onu yaşamın her günü genç ve güçlü kılacak bitkiyi bulmak için yola koyuldu.
    Bitkiyi alan Gılgamış ölüm saçan suları geçip Siduri'nin bulunduğu yere vardı. Bitkiyi elbiseleriyle birlikte toprağın üstüne koyup kendine gelmek için suya girdi. Suyun içindeki yılan bitkinin çekici kokusunu alıp bitkiyi ağzıyla tutttu ve suya daldı. Bunun farkına varan Gılgamış yıkıldı ama Uruk'a Urşanabi ile beraber geri döndü.

    Enuma Elish; Dünyada ilk defa, evrenin ve insanın yaratılışının bütünsel olarak anlatıldığı destandır. Babil Yaratılış Destanı olarak da bilinir. Babil'de her yıl sonbaharın başlangıcını simgeleyen on günlük Yeni Yıl festivalinin bir parçası olarak ezbere okunmuş ve dramatize edilmiştir.
    Tatil; evrendeki düzenin yeniden kurulmasını, hayatın yenilenmesini ve gelecek yıl için tüm insanların kaderlerinin belirlenmesini vurgulayan ciddi bir olaydır.

    Gılgamış'ın bahsettiği "ağaçtaki üstünlük kılıcı" Gram'ın hikâyesi: 

    Sigmund'un -Siegfried'in babası- kız kardeşi Signy'nin düğününde tuhaf birisi bir kılıçla çıkagelir. Bu kişi bilgelik, iyileştirme, ölüm, kraliyet, savaş, zafer, büyü, şiir ile ilişkilendirilen Tanrı Odin'dir.
    Kılıcı salonun ortasında büyüyen Barnstokkr ağacına sokup "Kılıcı ağacın gövdesinden çıkaran kişiye hediye edeceğim ve eline bundan daha iyi bir kılıç geçmeyecek" der. Çıkarmaya çalışan herkes başarısız olurken, Sigmund kolayca çıkarır. Kral Siggeir açgözlü olduğu için Sigmund'a üç kez ağırlığınca altın sunar ama Sigmund kılıcı vermez. Kral sinirlenip gizlice kılıcı Sigmund'tan çalmak için planlar yapar. Sonunda babasını öldürüp onu ve tüm kardeşlerini yakalar. Sigmund diri diri gömülürken Signy gizlice kılıcı ona verir. Sigmund ailesinin intikamını aldıktan sonra birkaç savaşta bu kılıcı kullanır. Sigmund'un son savaşı sırasında Odin kılıcı kırar. Sigmund'un karısı Borghild kırılan kılıcı alıp oğulları Siegfried için saklar. Bir süre sonra cüce demirci Regin gelip Siegfried'i eğitmeye başlar. Siegfried'e bir hazineyi koruyan güçlü ejderha Fafnir'den bahseder. Siegfried'ten onu öldürmesini ister. Siegfried bunu öyle bir canavarı kesebileceği bir kılıç yapılması şartıyla kabul eder. Regin kendinden emin bir şekilde Siegfried'e çok iyi bir kılıç yapar ancak Siegfried kılıcı beğenmeyip örsün üzerinde kırar. Regin ikinci denemesinde olağanüstü bir kılıç yapar ancak Siegfried yine kırar. Siegfried ona Gram'in iki parçasını verir. Sonunda istediği kılıcı alan Siegfried Fafnir'i öldürür.

    Daikon


    Japon turbu.

    Fate/Stay Night 23. Bölüm Açıklaması
  • Benzer İçerikler

    Hiç yorum yok:

    Yorum Gönder